Depresyon pek çoğumuzun ara ara karşılaştığı ciddi bir ruh hali bozukluğu. Depresyonun özellikle ciddi seyrettiği durumlarda, yani yemeği, çalışmayı, düşünmeyi, uykuyu ve diğer günlük aktiviteleri olumsuz etkilediği zamanlarda tedavi edilmesi kaçınılmaz bir hal alır.
Depresyonun farklı çeşitleriyle farklı tipleriyle karşılaşabiliriz. Sürekli depresif ruh halinde olan kişiler vardır ki bunların bazılarını sorguladığımız zaman neredeyse iki yıldır aynı depresif modta devam ettiklerini görürüz.
Perinatal, yani doğum sonrası oluşan depresyon; Anne aşırı anksiyete, sinirlilik, üzüntü ve yıpranmışlık duygusuyla karşılaşır. Bu çoğunlukla kendiliğinden geçer ancak iki haftadan fazla devam ederse profesyonel yardım almak gerekebilir.
İki haftadan daha kısa süren depresyonlarda semptomlar da çok şiddetli değilse ( buna en iyi örnek mevsimsel olanlarıdır), genellikle sosyal aktivitelerle hafifleyebilir.
Doğanın enerjisiyle bizim enerjimizin paralel gitmeyişi teorisi; Bazen bahar başlarken kendimizi depresif hissederiz. Doğa çiçeklerin açması, böceklerin uçması, yani tabiatın yeniden uyanması için o kadar çok enerji harcar ki, bizim minik bedenlerimiz enerjisiz kalır ve modumuz düşer.
İki haftadan fazla seyrederse
1-Kalıcı üzgünlük, anksiyete ve bir boşluk hissi
2-Kendini ümitsiz hissetmek ve sürekli kötümser tabloda devam etmek.
3-Çok kolay sinirlenmek
4-Hobilere ve günlük aktivitelere karşı ilgiyi kaybetmek
5-Sürekli yorgun hissetmek ve bunun sonucunda hareketlerde yavaşlama
6-Konsantrasyon ve hafızanın azalması
7-Karar verme mekanizmasının bozulması
8-İştahın azalması ve bunun sonucunda kilo kaybı.
KİMLER RİSK ALTINDA?
1-Kronik hastalığı olan kişilerde depresyon eğilimi biraz daha fazladır. Yani diyabet, kanser, kalp hastalığı gibi durumlar söz konusuysa ya da sosyo-kültürel seviyesi yüksek bir kişi kronik bir hastalıkla karşılaştıysa depresyon riski artar.
2-Daha önceden depresyon geçirilmişse
3-Ailede depresyon geçirmiş biri varsa
4-Hayatta büyük değişikliklerin ortaya çıkması, travmalar veya çok büyük stresler.
Bugün pek çok ünlü tablosuyla tanıdığımız Van Gogh da depresyondan mustaripti…
Depresyon Tedavisi
Antidepresanlar: Etkisini gösterebilmesi için 2-4 hafta geçmesi gerekmektedir. Tedavi genellikle 6 ay, bazı kişilerde 2 yıl devam eder.
Duygularımızı kontrol eden kalbimiz değil beynimizdir. Bu duygulanımların oluşması için beynimizdeki sinir hücreleri arasındaki iletişimin düzgün olmasa gerekli. Bu iletişimi sağlayanlar da nörotransmitter dediğimiz kimyasal maddelerdir. Bu kimyasal maddeler arasında serotonin, dopamin ve nörepinefrin yer alır.İlaçlar bu kimyasal maddeler arsındaki dengeyi sağlar.Bu maddelere etki eden ilaçların başarılı olduğu muhakkak
Psikoterapi almak
Antidepresanların tüketimindeki çılgın artış: Yan etkilerinin haricinde acaba mutluluğu küçük bir hapta aramalı mıyız? …acaba sen kendin neler yapabilirsin?
Aktif olmaya çalış. Egzersiz yap,egzersiz sadece psikolojik olarak rahatlatmaz,esasında zeminde yatan endorfin dediğimiz moleküllerin ortaya çıkmasıyla daha iyi hissetmeni de sağlar.
Kendine kısa(en kolay yapabileceklerin) ve uzun vadede(hayal ettiğin ve ulaşmayı arzuladığın bir şeyi seç) ulaşabileceğin gerçekçi hedefler koy. Hedeflere ulaşmak için kendini geliştir, kurslara, aktivitelere yönel. Kısaca koş!
İletişim sorunları (konuşmaktan çekinme, en iyi arkadaşınla)
Kendini izole etme, insanların yardımcı olmasına izin ver.
İnsanlara yardım et. Unutma etrafında senin yardımına ihtiyacı olanlar da var, onları dinle, bu sana iyi gelecektir.
Kenan Eren’in Antidepresansız hayat için ” Sen Sana Yetersin ”adlı kitabı hayatımıza yeni bir sayfa açacaktır.
Depresyon aniden gelir, ama gerilemesi epey yavaş olur. Sabırlı olmak gerekir.
DEPRESİF dönemler önemli kararlar vermek için doğru dönemler değildir. Evleniyorsan, boşanıyorsan, iş değiştiriyorsan bu depresif moddan çıkana kadar kararlarını askıya almanda fayda var. Kendini depresyon konusunda eğitmen önemli.
Kaynak: Doktorum Yanımda- Prof. Dr. Murat Aksoy